ONLINE DERSLER

2070 Yılında Dünya

  • 24.05.2020
  • 1007 Kez Okundu
2070 Yılında Dünya

Karbon emisyonlarımızı dizginleyip dizginleyemeyeceğimiz konusu henüz net değil. Ancak, dizginlemememiz halinde nasıl bir iklimle yüz yüze kalacağımız konusu daha net: Bizi iyi günler beklemiyor.

YARININ İKLİMİ, GÜNÜMÜZ
Dünya, sanayi devriminden bu yana yaklaşık 1 derece kadar ısındı. Karbon emisyonlarımızın artmayı sürdürdüğü en kötü durum senaryosunda, 2070 yılına gelindiğinde ısınma 3 dereceyi aşabilir. Üstelik bu bir küresel ortalama; dolayısıyla da aşırı sıcaklık, yağış ve kuraklıkta yaşanan dramatik bölgesel artışları perdeliyor. Peki ama, 2070 yılının kentleri nasıl bir iklimle karşı karşıya kalabilir? Bazı kentler için bu sorunun yanıtı ürkütücü: Günümüzde Dünya’nın hiçbir yerinde tanıklık etmediğimiz bir iklim olacak bu.

PHOENIX (ABD) GÜNÜMÜZ BELUCİSTAN’ININ (PAKİSTAN) İKLİMİNE SAHİP OLACAK.
SICAKLIK ÖLÜMCÜL OLACAK

Zaten yakıcı bir iklime sahip Phoenix (Arizona), 2070’e gelindiğinde, Pakistan eyaleti Belucistan’ın yüksek rakımlı çöl bölgesi Chowki Jamali’nin günümüzde yaşadığına benzer koşullarla yüzleşecek. Bölgede çiftçiler bugün sıcaklığın katlanılabilir düzeyde olduğu (2070’te daha da kısalacak olan) günün erken saatlerinde kısa aralıklarla çalışıyor. Phoenix son on yılda tam 34 kez günlük sıcaklık rekoru kırdı; kentte ısı stresi düşük gelirli semtleri, genellikle daha fazla sayıda ağaca ve boğucu sıcakları hafifletmek için farklı serinleme stratejilerine sahip olan varsıl semtlerden daha fazla etkiledi. 2070’e gelindiğinde Phoenix’te 35 dereceyi aşan yüksek sıcaklıkların görüldüğü gün sayısının yılın yaklaşık yarısını kapsayacağı öngörülüyor. Ölümcül sıcaklık artışlarının gözleneceği yerler yalnızca hâlihazırda sıcak iklim yaşayan bölgeler değil: Günümüzün, serinletici altyapıya sahip olmayan ya da bu stratejilerin satın alınamayacak kadar pahalı olduğu ılıman kentleri de, nüfuslarını serin ve güvende tutma konusunda fazlasıyla zorlanacak.

MANİLA (FİLİPİNLER) GÜNÜMÜZ KERALA’SININ (HİNDİSTAN) İKLİMİNE SAHİP OLACAK.
YÜKSELEN SU GERİLİMİ

50 yıl içinde Manila’nın iklim profili günümüz Idduki’sinin (Kerala, Hindistan) koşullarını andıracak; Idduki’de 2018 musonları 400’ü aşkın ölüme ve milyonlarca insanın evinden olmasına yol açtı. Bugün Manila, Dünya’nın en hızlı büyüyen ve en “ıslak” metropollerinden biri. 2009’da yaşanan Ketsana Tayfunu, Manila’yı sadece bir günde yaklaşık yarım metre yağmur suyuyla örttü; bir aylık yağışın tamamı yalnızca 12 saat içinde yaşandı ve 200’ü aşkın insan yaşamını yitirdi. İklim değiştikçe, Güneydoğu Asya’nın tropik bölgeleri gibi yerlerin çok daha fazla yağış almaya başlaması olası. Daha sıcak bir atmosfer daha fazla su tutuyor ve bu da yağmur sezonlarında daha yoğun yağışa neden oluyor. Aynı zamanda –tropik bölgelerin de dışına kadar taşan– kuraklığı şiddetlendiriyor: Daha sıcak hava, bitkiler ve topraktan daha fazla su emiyor ve sonuç olarak yeryüzünde kurumaya yol açıyor. Gezegenin bazı geniş alanlarında su kıtlığı, diğerlerinde ise su fazlalığı… İklim değişikliği, Dünya’daki suyun hikâyesini işte böyle yeniden yazıyor.  

HANOİ (VİETNAM) GÜNÜMÜZDE DÜNYA’NIN HİÇBİR YERİNDE GÖRÜLMEYEN BİR İKLİME SAHİP OLACAK.
HASAR ORANTISIZ OLACAK

İklimlerinin 2070 yılına gelindiğinde alışılmadık bir hal alacağı, Hanoi gibi bazı kentler var. Ortalama yaz sıcaklıklarının 38°C’ye yükseleceği Hanoi yalnızca daha sıcak olmakla kalmayacak. Musonlar ve diğer fırtınalı dönemlerde yağmurların şiddetlenmesi aracılığıyla yağış örüntülerinin değişmesiyle de kalmayacak. Tehlikeli ısı stresleri ya da aşırı yağmur ve deniz seviyesindeki yükselişler nedeniyle yaşanacak seller gibi bazı riskler, iklim değişikliğine dayandırılabilir. Ancak dünyanın dört bir yanındaki kentlerde yaşayan milyonlarca insan, çok daha az görünür olan bazı sorunlara karşı gittikçe daha savunmasız kalacak. Sivrisineklerin yaşam alanları genişledikçe hastalık riski tırmanışa geçecek. Popülasyonlar göç etmek zorunda kaldıkça çatışmaların yaşanması çok daha olası. Altyapı sistemleri çok daha hızlı bir şekilde çöküşe geçecek. Alışılmadık iklimlere doğru hızla yol alırken, henüz tanımlanmamış zayıf noktaların ortaya çıkması ve bu kırılgan gezegeni daha da büyük bir gerilim altında bırakması neredeyse kaçınılmaz.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK KONULAR

Anasayfa
Üye Girişi Yap
Sepetim (0)
Kitaplar
Paragraflar
Blog
İletişim